Geçtiğimiz aylarda Beyaz Saray en az 5,6 milyon memurun parmak izi bilgisinin bilgisayar korsanları tarafından çalındığını açıkladı. Çalınan bu parmak izi bilgilerinin ne gibi kötü amaçlarla kullanılabileceği ise ayrı bir merak konusu. Bu bilgiler kimlik bilgilerinin doğrulanmasında kullanılabilirken, şifre gibi değiştirilebilir ya da yenilenebilir bir bilgi olmadığından dolayı da diğer bilgilere göre ayrı öneme sahip.
Yine ABD’de yaşanılan bir diğer siber hırsızlık vakasında ise 15 milyon T-mobile müşterisine ait isim, doğum tarihi, adres bilgileri ile sosyal güvenlik, ehliyet ve pasaport numaraları gibi şifreli bilgilerin de yer aldığı kişisel gizli verilerin çalındığı açıklandı. Amerika’da yaşanan onlarca siber hırsızlık olayının yanı sıra Çin’de de 225 binden fazla Apple kullanıcısının hesabına ait bilgiler ve şifrelerin siber hırsızlar tarafından ele geçirildiği hatırlandığında dünya genelinde yaşanılan mağduriyetin boyutları daha da dikkat çekici hale geliyor.
Bireylere yönelik kişisel bilgilerin çalınması ya da siber dolandırıcılık olaylarının yanı sıra devlet kurumlarına yönelik siber saldırı ve hırsızlık olaylarının her geçen gün arttığına dikkat çeken Vizyon Arge Proje Geliştirme Mühendisi Sibel Kocakuş Şengün ; siber suçlarla mücadelede devlet politikalarının ve ulusal güvenlik stratejilerinin önemini vurguladı. Şengün “internete olan bağımlılık arttıkça siber güvenlik ile ilgili risklerde artmaktadır. Küreselleşen dünyada bireysel ve kurumsal olarak alınacak önlemlerin yanı sıra kurumlar arası hatta uluslararası işbirlikleri giderek zorunlu hale gelmektedir. Amerika ve Çin hükümetlerinin siber hırsızlığa karşı mücadelede el sıkıştığı günümüzde ülke olarak kamu-özel sektör işbirliklerini geliştirerek akabinde uluslararası işbirliklerine de destek verilmelidir diye ekledi.