Bir süredir yaşanan nasıl yapsak döneminden sonra bloglar arası misafir yazarlık fikri büyük ölçüde kabül görmesi ile yeni akım “misafir yazarım olur musun?” akımı oldu ve bu yıla damgasını vuracak bir akım gibi geliyor. Keza blog fikri ismini kimse almadan tesçille fikrinin kaçınılmaz bir ürünü olarak son iki yıldır gündelik hayatımızda ve bu akımın kaçınılmaz bir sonucu olan rekabette bireysel çabanın yetmediği noktalar elbette mevcut ki bu noktada farklı çözüm arayışları süreci sonunda misafir yazarlık fikri oturmuşa benziyor değerli arkadaşlar.
Gelişme Mutluluk Verici
Aslına bakarsanız bu gelişme bende mutluluk verici bir izlenim yarattı ki bunun nedeni bolca misafir yazarı blogumda misafir etme isteğim değil elbette. Bir dönem bireysel çabaların yeterli olmadığı anlarda ilk başvurulan yöntem nette dolaş ilgini çeken konuları kopyala ve sitende yayınla idi. Bunun ardından gelen dönem ise kodlamanın biraz ülkemizde oturması ile ücretli bot yazdırılacak bütçem şu kadar ilanları dönemi idi ki bu bu dönem kopya içeriklerin tam otomatiğe bağlandığı dönemdi. Çok farklı dönemlerden geçen web ortamında yayıncılık genellikle birbirinin kopyası milyonlarca site meydana gelene kadar kopyala, daha hızlı kopyala, kopyala az değiştir yayınla gibi çok ciddi bir kirlilik döneminde kaldı yıllardır. Keza şu anda da bitmiş değil bu da bir gerçek. Herhangi bir konuda google de arama yapın ver çıkan sonuçlarda ilk üç sayfayı inceleyin. Reklamlar hariç üç sayfada toplamda 30 sitenin maximum birinde ya da ikisinde özgün küşüsel ya da kurumsal tecrübelere dayalı doyurucu içerikler bulabilsiniz. Şöyle bir örnek vereyim; joomla cms içerik yönetim sistemi yıllardır kullanılan ve sürekli geliştirilern bir içerik yönetim sistemidir ancak wordpress e göre pek populerliğini koruyamamıştır. Bunun nedeni 2003-2005 arası yaşanan ve ayyuka çıkan joomla 1.x sürümündeki açıktır dersem şaşırmayın. Gençlerimiz genellikle bir web sitesi kurmayı öğrenmeden populer medyanın da reklamlarıyla hackerlik hevesi ole yola başlarlar ve genellikle en kolay yöntemler arasında okudukları bu joomla açıkları yaklaşık bir on yıldır kopyala yapıştır, içerik çek vs yöntemlerle günümüze kadar varlığını sürdürdü ve halen çok yeni bir şeymiş gibi anlatan insanlara rastlamanız mümkündür. Bilinen yanlıştır deseniz ne fayda. Belki bir 5-10 yıl daha bu söylenti sürecek ama sonuç gün gibi ortada yeni şeyler üretemeyen kolaycı bir yayın anlayışı.
İşte bu noktada yaratıcılığı destekleyen her türlü gelişme benim adıma desteklenmesi ve duyurulması gereken bir gelişmedir. Keza kolaycılıktan biraz uzak durmamız sektör adına çok faydalı olacaktır bundan aminim.
Küçük Yayıncı Dayanışması
Diğer yandan güçlü oturmu ve artık bir editör gurubuna sahip blogların bu tür uygulamalara çok nadir katılacaklarını düşünüyorum. Bu nedenle tutulması halinde bu akım küçük çaplı, bireysel yayıncılar arası bir çalışma anlayışına dönüşebilir. Yani web ortamında yayıncılığı sallayacak bir gelişme değildir ancak organize olunduğunda köklü sitelerin yerlerini sallayacak bir akıma dönüşmesi içten bile değil. Önemli olan özgünlük ve sabır. Seo ağırlıklı makaleler yazan birisi olarak neredeyse 10 makalemden 9 unda özgünlükten bahsederim ve bu tek kurala bağlı kalan neredeyse tüm siteler başarıya ulaşmışlardır. İnsan gücü eksikliğinden doğan başarının eşiğindeki hüsranları da konuk yazarlık bir nebze olsun ortadan kaldıracaktır buna eminim. Önemli olan yzarlarınızın seçimine dikkat etmektir; tek bir makaleyi seo çalışmalarında da olduğu gibi onlarca siteye yapıştıran yüksek adrenalin sahibi tayfayı konuk etmediğiniz sürece başarıya ulaşmak mümkündür.
Son olarak aman dikkat diyelim. Aylarca ya da yıllarca emek dökerek bir yerlere getirdiğiniz blogunuzu kopya içerikler yuvası haline dönüştürmekten uzak durun.