Bulancak Belediyesi’nin önünde, meydanın hemen yanı başında, Gusto Damak Tadı adında bir pastane var. Son birkaç gündür yolum oraya düşüyor, daha doğrusu düşmek zorunda kalıyorum. Bu mecburiyetimin sebeplerini sizinle paylaşmak istiyorum. Blogumu takip edenler bilirler ki, bu tarz içeriklere pek yer vermem. Ama burası gerçekten hak ediyor.
Güler Yüzlerin Sıcacık Hikâyesi
Ülke olarak tuhaf ve zor zamanlardan geçiyoruz. Sokaklar, iş yerleri; herkesin yüzünde bir gerginlik, bir endişe hâkim. Böyle bir dönemde, bir hafta sonu oğlumla birlikte şehrin sokaklarında dolaşırken, daha önce hiç denemediğimiz bu küçük pastaneye uğramaya karar verdik. Meğer ne kadar özlemişiz güler yüzlü, ilgili insanları ve sıcak mekânları. İhtiyaçlarımızı ve siparişlerimizi anlayan, önerileriyle sohbetimizi zenginleştiren çalışanlar… Yaptıkları işe hâkim olmanın yanı sıra, insan olmanın erdemini de taşıyan bu kişileri sevmemek mümkün mü? Paket isteklerimizi biz söylemeden fark etmeleri, müşterileriyle candan ilgilenmeleri gerçekten harika.
Çocukların Tatlı Dünyası – Gusto Damak Tadı Bulancak
Bütün çocuklar tatlıları, rengârenk pastaları ve şekerlemeleri severler. Onların dünyasında tatlılar sadece bir lezzet değil, aynı zamanda mutluluğun, neşenin ve hayal gücünün bir sembolüdür. Oğlumla bugün yeniden Bulancak Gusto Damak Tadı’na uğradığımızda, vitrindeki pastaların ışıltısı gözlerimizi kamaştırdı. Her bir pasta, sanki bir masal diyarından gelmiş gibiydi; üzerlerindeki detaylar, renkler ve şekiller adeta bir sanat eserini andırıyordu.
Çıkışta oğlum bana dönüp, “Baba, ne güzel hem tatlı yedik hem de tatlı insanlarla konuştuk!” dediğinde, kalbimde bir sıcaklık hissettim. Onun bu masum ve derin cümlesi, aslında çocukların ne kadar hassas ve farkında olduklarını gösteriyordu. Gerginliklerin hakim olduğu bir dünyada, küçük bir pastane ziyaretinin bile onların dünyasında ne büyük etkiler yaratabileceğini görmek beni hem mutlu etti hem de düşündürdü.
Küçük Yüreklerin Büyük Farkındalığı
Eve dönerken oğlumun sözleri kulaklarımda çınlıyordu. Onun küçücük yüreğinde taşıdığı bu büyük farkındalık beni derinden etkiledi. Çocuklarımızın, etraflarındaki enerjiyi ne kadar güçlü bir şekilde hissettiklerini ve bu duyguların onların dünyasında nasıl yankı bulduğunu fark etmek insanı hem şaşırtıyor hem de üzüyor.
Son zamanlarda etrafımızdaki genel gerginlik hali, yüzlerdeki asık ifadeler, kalabalıkların içinde hissedilen yalnızlık duygusu… Tüm bunların çocuklarımızın narin dünyasında derin izler bıraktığını görmek acı vericiydi. Onlar, bir bakıştan, bir sesten, bir hareketten çok şey anlıyorlar. Okullarda, parklarda, sokaklarda ve hatta evlerimizde bile güler yüze, sıcak bir ilgiye ne kadar ihtiyaçları olduğunu bir kez daha anladım.
Düşündüm ki, eğer biz yetişkinler olarak onlara sevgi, saygı ve anlayışı yeterince gösteremezsek, onların geleceği nasıl şekillenecekti? Küçük yüreklerin bu büyük farkındalığı, aslında bize verilmiş sessiz bir mesajdı. Onların masumiyetini korumak, dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirmek bizim elimizdeydi. Sevgi ve ilgiyle büyüyen çocuklar, geleceğin umut ışıklarıdır. Onlara hak ettikleri değeri ve sevgiyi vermezsek, sadece onların değil, hepimizin geleceğini karartmış oluruz.